7 Temmuz 2010 Çarşamba

Sakız kız

Son bombasını patlattı bugün kuzucuk!!


Falım bulamayınca ortalıktaki 'damla' sakızlı vividenti kastederek bi çığlık yükseldi 'anneeeeee ben de teyzeli sakızdan istiyoruuuum'..



Kelimelerle arası hep iyiydi ama bu şaka gibi gerçekten!


2 yaşına kadar sakızın esamesi bile okunmadı bizim hanede. Boğazına kaçar ya da ne biliim yutar diye asla vermedik. Hatta korkudan tirim tirim kaçırdık. Ortalıkta eskaza görürse ananenin ilacı olduğunu söyledik. Yalana da bak!



Neyse 2 yaş civarında yine bi ateşlenmesinde - malum 39'dan aşağı ateş kurtarmaz bizi- hemen sevgili doktorumuz, bizim kötü gün dostumuz, değerli hoca, prof dr Ayça Vitrinel'de aldık soluğuuuu. Muayene şu bu derken dr Ayça, Nehir'in orta kulak iltihabına yatkın olduğunu, sakız çiğnemesinin iyi geleceğini söylemesin mi!!



Sakız macerası o gün başladı. Bizimki oldu sakız delisi, bizimki oldu sakız canavarı, bizimki oldu sakız güzeli. Ama ne sakız ama ne çiğnemek! Hiçbir şekerli sakız çiğnenmiyor, sadece ve sadece falım çeşitleri tercih ediliyor. Bulunmazsa kıyamet koparılıyor, annenin ya da babanın burnundan getiriliyor!



İşte o gün bugün kullandığım her bi çantada, arabanın her bi yanında, evin her küçük noktasında zula sakıslarım vardır. Kopacak herhangi bi kıyamete karşı kullanmak üzere.



Teyzeli sakıs değil ama hiçbiri..

p.s. Burası mı? Gündoğan'daki Boncuk cafe..

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...